Dinimizin emir ve yasaklarında yapılan her değişiklik,bid'attir, doğru yoldan ayrılmaktır. Bu konuda, İslâm âlimlerinin büyüklerinden olan İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“En mesût, en kazançlı kimse, dinsizliğin çoğaldığı bir zamânda, unutulmuş sünnetlerden birini meydâna çıkaran ve yayılmış bid'atlerden birini yok eden kimsedir. Peygamber efendimizin zamânından uzaklaştıkça, sünnetler örtülmekte, yalanlar çoğaldığı için, bid'at yayılmaktadır. Bir kahramân lâzımdır ki, sünnete yardım edip, bid'ati durdursun. Bid'ati yaymak, dîn-i islâmı yıkmaktır. Bid'at çıkarana ve işleyenlere hürmet etmek, onları büyük bilmek, İslâmiyetin yok olmasına sebep olur. Hadîs-i şerîfte; (Bid'at işleyenlere büyük diyen, Müslümânlığı yıkmaya yardım etmiş olur) buyurulmuştur.
Bunun ne demek olduğunu iyi düşünmelidir. Bir sünneti meydâna çıkarmak ve bir bid'ati ortadan kaldırmak için, son gayretle çalışmak lâzımdır. Her zamân, hele Müslümânlığın çok zayıfladığı bu zamânda, İslâmiyeti kuvvetlendirmek için, sünnetleri yaymak ve bid'atleri yıkmak lâzımdır. Bid'atlerden bâzılarına, hasene yani güzel ismi verilmiştir.Mesela Kandil geceleri.Kandil gecelerine bid'at demekte doğru değildir.Çünkü bu gecelerde Kur'an okunur,yoğun bir şekilde ibadet edilir.Allah'ın emir ve yasakları çiğnenmez.Sünnetler ortadan kaldırılmaz.
Müslümânlığın zayıfladığı bu zamânda, selâmet bulmak, Cehennemden kurtulmak, sünnete yapışmakla; dîni yıkmak ise, nasıl olursa olsun, herhangi bir bid'ate kapılmakla olduğunu görüyorum. Bid'atlerin her birini, İslâm binâsını yıkan bir kazma gibi, sünnetleri ise, karanlık gecede yol gösteren, parlak yıldızlar gibi anlıyorum.
Eski zamânlarda, İslâmiyet kuvvetli olduğundan, bid'atlerin zulmeti belli olmuyordu ve belki de, o zulmetlerden bâzıları, İslâmiyetin her tarafı kaplayan kuvvetli ziyâsı arasında, parlak sanılıyordu. Bunun için, güzel deniliyordu. Hâlbuki, bu bid'atlerde de, hiçbir parlaklık ve güzellik yok idi. Şimdi ise, Müslümânlık zayıflamış, kâfirlerin âdetleri, hattâ kâfirlik alâmetleri, Müslümânlar arasına yerleşmiş, moda olmuş olduğundan, her bir bid'at, zararını göstermekte, kimsenin haberi olmadan, Müslümânlık sıyrılıp gitmektedir.
Zamânımızda bid'atler, dünyâyı kapladığından, karanlık bir gece gibi görünmektedir. Sünnetler çok azalmakta, nûrları da, bir karanlık gecede, tek tük uçan ateş böcekleri gibi parlamaktadır. Bid'at işlenmesi çoğaldıkça, gecenin karanlığı artmakta, sünnetin nûru azalmaktadır. Sünnetin işlenmesi ise, karanlığı azaltmakta, bu nûru çoğaltmaktadır. İsteyen, bid'at karanlığını çoğaltsın, istiyen de sünnetin nûrunu arttırsın. Şunu iyi biliniz ki, şeytân fırkasının sonu felâkettir. Allahü teâlânın fırkasında olan, saâdet-i ebediyyeye erecektir.”
Netice olarak, Peygamber efendimizin bir hadîs-i şerîflerinde buyurdukları gibi:
(Allahü teâlâdan korkunuz! Sözümü iyi dinleyiniz ve itâ'at ediniz! Ben öldükten sonra gelecekler, çok ayrılıklar göreceklerdir. O zamân, benim ve halîfelerimin yolumuza sarılınız! Dinde yeni ortaya çıkan şeylerden kaçınınız! Çünkü bu yeni şeylerin hepsi bid'attir. Bid'atlerin hepsi dalâlettir,doğru yoldan ayrılmaktır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder