25 Nisan 2018 Çarşamba

İSLAM'IN EKONOMİK DÜZENİ NASILDIR?-2


İSLAM'IN EKONOMİK DÜZENİ NASILDIR?-2


:İSLAM ŞERİATINA GÖRE EKONOMİK DÜZEN:

Kur'an a ve sünnete dayalı İslam ekonomisi henüz bütün boyutlarıyla ortaya konmuş değildir.Çünkü,Batı'da ekonominin enine boyuna tartışılıp bir bilim olarak şekillendiği sırada İslam ülkeleri emperyalizm,sömürgecilik ve kendi içlerindeki despotizmin kahrı altında ölüm-kalım savaşı vermektedirler.

Çağımızda İslam ekonomisini,bazı kesimlerce sosyalist sistemlerle bir yakınlık arz ediyor gibi görünüyor.Bunun Kur'an ve sünnet kaynaklı yapısal sebeblerin yanında İslam dünyasının Kapitalist Batı'dan çektiği zulümlerden kaynaklanan sebepleri vardır.

Çağın büyük İslam düşünürlerinden Muhammed İkbal'in,Marx'ın"Das Kapital"ini övmesi,İslam Peygamberinin(s.a.v)en yakın dostlarından biri olan Ebu Zer el-Gıffari'nin günümüz sola yakın düşünürleri tarafından "sosyalist zahid"diye adlandırılması ilginç ve yersizdir.

İslam'ın ekonomi anlayışı kendine özgü bir anlayıştır.
Benzerlikleri,paralellikleri büyüterek İslam ekonomisini şu veya bu izmin (ideolojinin,sistemin)altına sokmak büyük bir hatadır.

İslam'ın ekonomi anlayışı ile Batı'nın ekonomi anlayışlarının temel farklarından biri,birincide insanın teo-teolojik(ilahi bilimi-gaye bilimi)bir varlık olarak ele almasına karşın,ikincide biyo-ekonomik veya homo-ekonomik bir varlık olarak değerlendirilmesidir.

Bunun zorunlu sonuçlarından biri de şudur:
Kur'an ve sünnet ekonomiyi değil,insanı gaye edinmektedir. Ekonomik değer,hayatın ve insanın yönünü belirleyen tek unsur değildir,olmamalıdır.Bu da bizi,bir başka sonuca götürür.İnsana verilen değer,sadece ekonomik aktiviteyle ölçülmemelidir.

Bunu böyle anlamadığı içindir ki,Batı'daki refah, insana saygının bir ürünü değil,kavga ve hesapların bir sonucu oldu.

Dahası var:Batı'daki refah kendi dışındaki dünyanın sefaleti,ezilmesi,zulme uğratılması pahasına elde edilmiş bir refahtır.Tarihsel temelleri,emperyalizm ve sömürgeciliğe dayanmaktadır.

Batı için,refah ve gelişmişlikte ölçü,kendi dünyası ve kendi insanıdır.İslam ekonomisi bir denge ekonomisidir.

Ferdin topluma,toplumun da ferde ezdirilmemesi esastır. İslam,nimetlerin adaletsiz dağıtımı olan Kapitalizmle,sefaletlerin eşit dağıtımı olan Kominizme,işte bu yüzden aynı anda karşıdır.

Dengenin esası, “servetin(malın,paranın),içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın”(HAŞR S. 7.AYET)

İslam,bunu sağlamak için çift kutuplu tedbir getirmektedir.Biri emir,biri yasak sergileyen bu kutupların emir yanında zekat,yasak yanında riba(faiz) ve israf yasağı yer alır.Bu emir-yasak tedbiri,Kur’an’ın teref veya itraf dediği ve toplumların çöküşlerine sebep olarak gördüğü “Biz bir kenti helak etmek istediğimiz zaman onun varlıklılarına(zenginlerine) emrederiz.Orada fısk yaparlar(kötü arzularının peşinde koşarlar)böylece o ülkeye (azab edeceğimiz hakkındaki)sözümüz hak olur.Biz de orayı darmadağın ederiz”(İSRA S. 16.AYET)tahribi önler.

Servet ve refahla şımarmak,kodamanlaşmak diye çevirebileceğiniz teref ve itraf ,servet sahibinin malındaki yoksul hakkının,yani artık değeri sahibine ulaştırılmamasından kaynaklanmaktadır.Gerçekten de,İslam, mal ve servette yoksulun hakkı olduğunu açıkça ifade etmekte ve bu hakkın yoksula ulaştırılmamasını,toplumu çöküşe götüren bir musibet olarak görmektedir.

Taşkın bir servet,vücuttaki fazla enerji gibidir.Onu bir yere kanalize etmek kaçınılmazdır.
Kötü yerlere(içki,kumar,uyuşturucu ve kadın ticareti vs.)kanalize edilen servetin,toplumun dengesini bozacağını,ahlaksızlığa yol açacağı bir gerçektir.

İslam ekonomisinin temel prensiplerinden biride emeğin imtiyazı prensibidir.İslam;ekonominin miğferi,omurgası olarak sermayeyi değil emeği görmektedir.

Nitekim bir hadis-i şerifte peygamberimiz(s.a.v) “İşçinin hakkını alnının teri kurumadan(emeğinin karşılığını)veriniz”buyurmuştur.

Emeğin horlanması ve ihanete uğratılması,sürekli bir savaş doğurur.İslam bu savaşta,Yaratıcı Kudret’in yani Allah’ın,ezilen tarafta yer aldığını açıkça söylemektedir.(Bkz.KASAS S.1-5.AYETLER)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder