31 Mayıs 2015 Pazar
DOMUZ DİNİMİZE GÖRE HARAMMI?
KUR'AN-I KERİMDE DOMUZLA İLGİLİ AYETLER
"Leş,kan,domuz eti,Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş,boynuzlanmış,canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz;dikili taşlar(putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı.Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır.Bugün kâfirler,dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın,benden korkun.Bugün dininizi kemale erdirdim,size nimetimi tamamladım.Size din olarak İslâmı beğendim.Kim açlıktan daralır,günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa,ona günah yoktur.Çünkü Allah bağışlayan,merhamet edendir."
MAİDE SURESİ 3.AYET
De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi?Allah,kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa;kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".
MAİDE SURESİ 60.AYET
De ki: "Bana vahyolunanda,(bu haram dediklerinizi)yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum.Ancak leş,veya akıtılmış kan, yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır.Ama kim çaresiz kalırsa,(başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere(bunlardan yiyebilir)"Çünkü Rabbin çok bağışlayandır,merhamet edendir.
EN'AM SURESİ 145.AYET
"O size ancak ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı.Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa (başkasının hakkına) saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir.Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır,çok merhametlidir."
NAHL SURESİ 115.AYET
"O, size yalnız şunları haram kıldı: Ölü hayvan, kan, domuz eti, bir de Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar.Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek şartıyla ona da bir günah yükletilmez.Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır,çok merhametlidir."
BAKARA SURESİ 173.AYET
22 Mayıs 2015 Cuma
Kur'an Mealcileri ve Şia Namaz 3 vakit diyor.Gerçekte kaç vakit?
Kur'an Mealcileri ve Şia Namaz 3 vakit diyor.Gerçekte kaç vakit?
(NAMAZ 3 VAKİT Mİ? YOKSA 5 VAKİT Mİ?)
İŞTE 5 VAKİT OLDUĞUNUN KANITI.
:NAMAZ(SALAT):
NİSÂ SURESİ 102.AYET: “Sende içlerinde bulunup onlara kaamet okuyarak namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silahlarınıda yanlarına alsınlar(Namazda olanlar)secdeye vardıklarında…"
NİSÂ SURESİ 103.AYET:“Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta,oturarak ve yanlarınız üzerinde (uzanarak)Allah’ı anın;güvene kavuştunuz mu namazı(tam)kılın.Çünkü namaz,müminlere vakitli olarak farz kılınmıştır”
RUM SURESİ 17.AYET: "Öyle ise akşama girdiğiniz zaman da,sabaha erdiğiniz zamanda tesbih Allah’ındır."
RUM SURESİ 18.AYET: "Göklerde ve yerde,günün sonunda da,öğleye erdiğiniz zaman da hamd, O’na mahsustur."
TÂHÂ SURESİ 130.AYET: “Onların dediklerine sabret.Güneşin doğmasından (Sabah namazı) ve batmasından(Akşam namazı)önce Rabb’ini överek tesbih et..”
HÛD SURESİ 114.AYET:"Gündüzün iki tarafında (Sabah,Akşam) ve geceye yakın (Yatsı namazı) saatlerinde namaz kıl……..’’
BAKARA SURESİ 238.AYET:"Namazları ve orta(ikindi)namazı koruyun.Gönülden bağlılık ve saygı ile Allah’ın huzuruna durun.’’
Yukardaki ayetlerdende anlaşılıyorki Namaz 5 vakit.
Kur'an Mealcileri ve Şİa bize kurandan delil gösterin diyorlar.İşte Kur'an Kerim'den ispatı.
İSRÂ SURESİ 79.AYET:"Gecenin bir kısmında,sana mahsus bir nâfile(Teheccüd) namazı kılmak üzere uyan.’’
CUMA SURESİ 9.AYET:"Ey inananlar,Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman, Allah’ı anmağa koşun.Alışverişi(işi gücü) bırakın.Eğer bilirseniz bu,sizin için daha hayırlıdır.’’
ZÂRİYAT SURESİ 18.AYET: “Seherlerde(Sabah namazı)istiğfar(tevbe)ederlerdi”
İNSAN SURESİ 26.AYET: “Gecenin bir bölümünde O’na secde et(Teheccüd namazı) ve geceleyin uzun zaman O’nu tesbih eyle”
"5 vakit namaz günahların keffâretidir.’’
(HADİS-İ ŞERİF) (Buhâri Mevâkit,4,6)
FETİH SURESİ 29.AYET:"…Onların,rükû ve secde ederek Allah’ın lütuf ve rızâsını aradıklarını görürsün.Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır.’’
‘’İnsanın ilk hesaba çekileceği şey namazdır.’’
(HADİS-İ ŞERİF) (İmam Ahmed Bin Hanbel,Müsned,2,290)
MAİDE SURESİ 6.AYET: “Ey inananlar,namaza durmak istediğiniz zaman yüzlerinizi dirseklere kadar ellerinizi yıkayın.Başlarınızı meshedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar(yıkayın veya;bir tefsire göre:Meshedin).Eğer cünüp iseniz tam temizlenin”
‘’Vaktinde kılınan namaz,Allah katında en önemli ibadettir.’’ (HADİS-İ ŞERİF) (Mansur Ali Nâsıf,Tâcül Câmiu lil Usul fi Ehâdisi Resul, C.1,s.135)
"Namaz dinin direğidir, kim onu terkederse dinini yıkmıştır."
(HADİS-İ ŞERİF) "Acluni, Keşful Hafa, II/31"
"Namaz îmanın direğidir.Cihad amelin zirvesidir.Zekât ise,bu ikisinin arasında yer alır."
(HADİS-İ ŞERİF)(Deyleminin Müsnedü'l'Firdevs"inden.)
"Namaz îmanın ölçeğidir.Kim o ölçeği tam doldurursa mükâfatını da tam alır."
(HADİS-İ ŞERİF) (Beyhaki, Şuabul İman)
Muaz İbnu Cebel rivayet ediyor:
"Bir seferde Resulullah (sav)'la beraberdik. Bir gün yakınına tesadüf ettim ve beraber yürüdük.
"Ey Allah'ın Resulü, beni cehennemden uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!" dedim.
"Mühim bir şey sordun. Bu, Allah'ın kolaylık nasib ettiği kimseye kolaydır; Allah'a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekat verirsin, Ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'a hacc yaparsın!" buyurdular ve devamla:
"Sana hayır kapılarını göstereyim mi?" dediler.
"Evet ey Allah'ın Resulü." dedim.
"Oruç (cehenneme) perdedir; sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yok etmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiarıdır." buyurdular ve şu ayeti okudular. (Mealen):
"Onlar ibadet etmek için gece vakti yataklarından kalkar, Rabblerinin azabından korkarak ve rahmetini ümid ederek O'na dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden de bağışta bulunurlar." (Secde, 32/16). Sonra sordu:
"Bu (din) işinin başını, direğini ve zirvesini sana haber vereyim mi?"
"Evet, ey Allah'ın Resulü!" dedim. "Dinle öyleyse" buyurdu ve açıkladı:
"Bu dinin başı İslam'dır,direği namazdır, zirvesi cihaddır!" Sonra şöyle devam buyurdu:
"Sana bütün bunları (tamamlayan) baş amili haber vereyim mi?"
"Evet ey Allah'ın Resulü!" dedim.
"Şuna sahip ol!" dedi ve eliyle diline işaret etti. Ben tekrar sordum:
"Ey Allah'ın Resulü! Biz konuştuklarımızdan sorumlu mu olacağız?"
"Anasız kalasıca Muaz! İnsanları yüzlerinin üstüne -veya burunlarının üstüne dedi- ateşe atan, dilleriyle kazandıklarından başka bir şey midir?" buyurdular.
(HADİS-İ ŞERİF) [Tirmizi, İman 8, (2619)]
İmam Mâlik'in anlattığına göre, Hz. Ömer (ra) valilerine şöyle yazdı:
"Nazarımda işlerinizin en ehemmiyetlisi namazdır. Kim onu (farz, vacib, sünnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamanında kılmaya) devam ederse dînini korumuş olur. Kim de onu(n zamanını tehir suretiyle) zayi ederse, onun dışındakileri daha çok zayi eder."
Hz. Ömer (ra) yazısına şöyle devam etti:
"Öğleyi gölge bir ziralıktan birinizin gölgesi misli oluncaya kadar kılınız. İkindiyi, güneş yüksekte, beyaz, parlak iken, hayvan binicisinin, güneş batmazdan önce iki veya üç fersahlık yol alacağı müddet içerisinde; akşamı güneş batınca; yatsıyı ufuktaki aydınlık battımı gecenin üçte birine kadar kılınız. -Kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin- Sabahı da yıldızlar parlak ve cıvıldarken kılınız."
[Muvatta, Mevâkît: 6, (1, 6-7)]
“Kulun Rabbine en yakın olduğu yer secde halidir.”
(HADİS-İ ŞERİF) (Müslim, Salat, 215)
“İhsan: Allah’ı görür gibi ona ibadet etmendir. Sen onu görmüyorsan da O, har an seni görüyor.”
(HADİS-İ ŞERİF)(Buharî,İman,37)
21 Mayıs 2015 Perşembe
:KUR'AN MEALCİLERİ(SAPKIN FIRKA HANİFÇİLER)KİMLERDİR?
:KUR'AN MEALCİLERİ(SAPKIN FIRKA HANİFÇİLER)KİMLERDİR?
Davranışlarındaki sertlik,imanlarındaki taasup ve kendi inanışlarında olmayanları küfürle(müşrik,münafık,kâfir) suçlamak bakımlarından Vehhabiliğe ve Haricilere benzerler.
Bunlar amelde ve itikatta yeni bir takım esaslar kabul ettiklerini, taasubdan(bağnazlık)dolayı fikir ve vicdan hürriyeti tanımadıklarını ileri sürenler de var.Kur’anı ve bazı hadisleri temel aldıklarını (özellikle tasavvuf kokan hadisleri kabul etmiyorlar)geleneksel fıkıhı(4 büyük imamın fıkıhını)kelam ilmini tasavvufu kesinlikle,kabul etmiyorlar.
Yeni Selefiyeler(M.Reşit Rıza,Muhammed Abduh)de aynı görüşteler.Cemaleddin Afgani(Mason.ajan),M.Reşit Rıza ve Muhammed Abduh’u fikirleriyle ve düşünceleriyle etkilemiştir.
Kur’an Mealcileri mezhebleride kabul etmiyorlar.
Bu hareketin taraftarları,Vehhabilik gibi kendilerine“Muvahidün yani muvahid(Allah’ı birleyiciler)sıfatını takarlar.
Doktrinlerini(öğretilerini,görüşlerini)kabul etmeyenleri özellikle Sünni Müslümanları(Ehl-i Sünneti)şirkle suçlarlar.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezhebinin görüşlerini kesinlikle kabul etmezler.
Öğretilerine göre(Vehhabilik gibi)Tasavvuf ve tarikat gibi müesseseler İslam dışı olup,Ehl-i Sünnetin Evliya,Şeyh tanıdıkları şahsiyetlerede “Şeytanın dostları” demektedirler.Dinin doğrudan Kur’an dan öğrenilmesi gerektiğini ileri sürerler.
Ayrıca İcma’yı ve Kıyas’ı da kabul etmezler.İnsanları şirk ve bid’atlerden kurtularak gerçek dine girmeye davet ederler.Müslümanların genelinin dalalete düştüklerini mezar ve türbe ziyaretleri,tarikatlara girme ve benzeri işler yüzünden tevhidin bozulduğunu,dolayısıyla onların şirke batmış müşrikler olduğunu ileri sürerler.
“Tevhid(hanif) dinini” yaymak için cihad yaptıklarını söylerler. Partiye ve particiliğede karşılar.
3 vakit namazı savunuyorlar.Başörtüsüne karşılar.Bir çok mübah olan şeylere bid’attir diye hücum
ediyorlar,yasaklıyorlar.
Mesela,Mevlit toplantıları,Mevlit okumak ve okutmak,nafile namazları kılmakda yasakladıkları şeylerdir.
Bunlara göre,Allah’tan başkası için adak adamak,sihir(büyü)yıldız falı ve benzeri şeylere inanmak,salih kişilere,Evliya’ya saygı gösterip,Allah’tan başkasından niyaz,dua ve yardım dilemek bid’atttir,şirktir.
Bu fırkaya göre, Allah’a şirk koşmanın gizli ve manevi olanı da vardır.Riya (gösteriş) olarak namaz kılmak,sofuluk veya sofilik etmek gibi.Ayrıca,Şefaati de kabul etmemektedirler. Mezar ziyaretlerinede karşıdırlar.
Bunların,şirk olarak gördükleri,bid’at dedikleri şeylerin çoğu,aslında gelenekler- den ve göreneklerden kaynaklanan ve dinin aslı ile ilgileri bulunmayan davranışlardır.Bunları,insanların psikolojik dünyalarının tabii bir tezahürü olarak görmeleri gerekir. Ehl-i sünnete görede;Allah’tan başkası için adak adamak,yıldız falına(burçlara)ve diğer fallara inanmak elbette günah ve şirktir.Salih kişilere ve Evliya’ya saygı göstermek niye şirk olsun?
Peygamberimize büyü yapılmıştır(Hadis vardır).Büyüyü ve sihiri 2 melek indirmiştir.Ama kötü amaçla kullanılmaması amacıyla. (Bkz.Bakara S. 102.Ayet) Meleklerin isimleri Harut ve Marut’tur. Öte yandan mezar ziyaretlerine karşı çıkmaları tamamen mesnedsizdir(yersizdir,dayanaksızdır).
Çünkü,Hz.Muhammed(s.a.v)kabir ziyaretinde bulunduğu gibi, ashab ve selef de İslam’ın başlangıcından günümüze kadar kabirleri ziyaret etmişler ve ta’zimde (saygıgösterme) bulunmuşlardır.
Elbette kabirleri tapınılacak makam haline getirmek haramdır.Ancak unutulmamalıdır ki İslam’da “Ameller niyetlere göredir” (HADİS-İ ŞERİF)
Hiç kimsenin bir kabri ziyareti sırasında duyduğu hûşû ve ta’zimi,şirk olarak değerlendirmeye hakkı olmaması gerekir. Çünkü,ziyaret İslam’da Allah adına yapılan bir iştir ve müminlerde kime taptıklarını bilirler.Vasıta(araç)ile gayeyi(amaç)birbirine karıştırmayacak derecede iman selabetine sahiptirler…
ÜNLÜ KUR’AN MEALCİLERİ:
Edip Yüksel:Yazar(A.B.D’de yaşıyor)Hadislere "Hadis Putu" diyor.Hadislere savaş açmış.
İsmail Nacar: Yazar.Sünnete karşı.
Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk: Türkçe ezanı ve ibadeti savunuyor.”Başı açık namaz kılınır ve ibadet edilir.” diyor. “Ölülerin arkasından Fatiha,Yasin ve dua okunmaz”diyor. Tesettüre karşı. Tenasühü de savunuyor.Parti ve particiliğe karşı değil.Kendi siyasi partisi var.
Abdülaziz Bayındır:Süleymaniye Vakfı Başkanı. Herkesi Kur'ana çağırıyor.Sünnete karşı."Hz.İsa gelmeyecek."diyor.
Yukardaki 4 zat sinirli,agresif,kırıcı,çabuk sinirlenebilen kişiler.
Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı: "Hz.İsa gelmeyecek."diyor.
Prof.Dr.Süleyman Ateş: 3 vakit namazı ve tenasühü savunuyor.
Mustafa İslamoğlu: Tesettüre karşı değil.Sünnete karşı.
Şia'ya yakın.Ama Şia mezhebinden değilim diyor.İran'da dini eğitim aldığı iddia ediliyor.Kader'e inanmıyor.
Biraz Mutezile,biraz Şia mezhebinden almış,yeni batıl bir mezheb kurmuş.Ama açıkça ben mezheb kurdum demiyor.Kur'an a gelin diyerek asıl maksadını gizliyor.
"Hz.İsa gökte değil ölmüştür asla gelmeyecektir"diyor.
Prof.Dr.Caner Taslaman: Felsefe profesörü.Sünnete karşı.
Yrd.Doç.Dr.Emre Dorman: Kur'an müslümanlığını savunuyor.Sünnete karşı.
Prof.Dr.Mehmet Okuyan: Sünnete karşı.Açıkça sünnet düşmanlığı yapmıyorlar.Belli etmeden gizli yapıyorlar.
Mustafa İslamoğlu'nun TV'si Hilal TV'ye bazen beraber,bazen tek başına çıkıyor."Hz.İsa gelmeyecek."diyor.
Bu zatlar herkesi Kur'ana çağırıyor.Sünnete karşılar.Hadislere savaş açmışlardır.Edip Yüksel Hadislere "Hadis Putu" diyor.
Kur'an Mealcilerini fikren ve ilmen sıkıştırdığınız zaman,biz Kur'an a uyan hadisleri kabul ediyoruz diyorlar.Hadislerin sahih veya sahih olmaması önemli değil diyorlar.
18 Mayıs 2015 Pazartesi
İSLAMA GÖRE İÇKİ(ALKOL)İÇMENİN HÜKMÜ NEDİR?
İSLAMA GÖRE İÇKİ(ALKOL)İÇMENİN HÜKMÜ NEDİR?
“Şeytan,şarap ve kumar(yolu)ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak,sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık (bunlardan)vazgeçtiniz değilmi?”
(MAİDE S. 91.AYET)
“Sana şaraptan(içkiden)ve kumardan soruyorlar.
De ki: “O ikisinde de büyük günah vardır…..”
(BAKARA S. 219.AYET)
“Ey inananlar, şarap,kumar,dikili taşlar (putlar,üzerine yazılar yazılmış) şans okları (çekmek ve bunlara göre hareket etmek) şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz”
(MAİDE S. 90. AYET)
Bu son ayet ile alkollü içkiler kesin olarak haram edilmiştir. Sahabelerden Hz. Enes (ra.) anlatıyor: Biz içki alemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi “İçki haram edildi.” dedi. Arkadaşlar derhal “Şu içki kaplarını dök, temizle.” emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı. Ebu'd-Derdâ radıyAllahu anh anlatıyor: "Halilim Aleyhissalâtu vesselâm bana şu vasiyette bulundu: "Hiçbir şeyi Allah'a ortak kılma, hatta param parça edilsen, ateşlerde yakılsan da; bile bile hiçbir namazını terk etme; kim namazı bile bile terkederse ondan Allah'ın zimmeti (garantisi) kalkar; içki içme, çünkü o, bütün kötülüklerin anahtarıdır."
"Ey iman edenler,sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de, yolculukta olmanız hariç,gusül edinceye kadar, namaza yaklaşmayın….”
(NİSA S. 43.AYET)
AÇIKLAMA:
Bu şarap(içki) içme ile ilgili ikinci emirdir.(NİSA S. 43.AYET) Birincisinde (BAKARA S.219.AYET)içkinin kötü bir şey olduğu ve Allah’ın bundan hoşlanmadığı bildirilmişti.Bunu gözönünde bulundurarak bazı müminler içki,içmekten kaçınmaya başlamışlardı. Bununla birlikte büyük çoğunluk içkiyi bırakmamıştı ve bazen namaza sarhoş gelip,okurken şaşırıyorlar ve anlaşılmaz şeyler söylüyorlardı.Bu ikinci emir büyük bir ihtimalle Hicri 4.yılın başında nazil olmuştur ve kişinin içkili iken namaz kılmasını yasaklamaktadır.
Bunun sonucu Müslümanlar içki içtikleri zamanları,namazlara denk gelmeyecek şekilde ayarlamaya başladılar.Bundan bir süre sonrada içkiyi tamamen yasaklayan ayetler nazil oldu.
(MAİDE S. 90-91.AYETLER)
Arapça metindeki “sekr”(sarhoşluk) kelimesi,bu emrin sadece içkili iken değil,her türlü sarhoşluk anı için geçerli olduğunu ifade eder.Bunun yanı sıra sarhoşluk veren her şey aslında haramdır.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır."
"Bir farakı sarhoş eden şeyin bir avucu da haramdır."
("Farak" takriben 43,5 kg.lık bir kaptır.)
(HADİS-İ ŞERİF) Tirmizi, Eşribe, 3; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5; Nesâi, Eşribe, 25. İkinci hadis: Ahmed, Müsned, VI/71, 72, 131.
“İçkinin azıda haramdır çoğuda” (HADİS-İ ŞERİF)
Hz. Osman (r.a)’dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah (asm)’ın şöyle demiştir:
“İçkiden uzak durun! Çünkü içki, kötülüklerin anasıdır.”
(HADİS-İ ŞERİF)
Hz. Ömer'in nakline göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse, üzerinde içki dolaştırılan sofraya aslâ oturmasın!"
(HADİS-İ ŞERİF) Tirmizi, Edeb, 43; Ebû-Dâvûd, Et'ime, 18.
Resûlullah (s.a.v.)'in:
"Her sarhoşluk veren şey hamrdır ve her hamr haramdır."
(HADİS-İ ŞERİF) Müslim, Eşribe, 73-75; Buharî, Edeb, 80; Ahkâm, 21.
İçki ticâreti:
İslâm içki ticaretini menetmiş, Müslümanın gayri müslim ile de olsa içki alışverişi yasaklanmıştır. Şu lânet, ticareti de içine almaktadır:
"Peygamber (s.a.s) içki yapanı, yaptıranı, içeni, taşıyanı, kendisine taşınanı, dağıtanı (sâkî, garson), satanı, parasını yiyeni, satın alanı ve kendisi için satın alınanı lânetlemiştir."
(HADİS-İ ŞERİF) Tirmizî, Büyû, 58; İbn Mâce, Eşribe, 6.
Alkollü ilaç ile tedâvî:
Birisi Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e şarabı sordu. O da onu menetti. Soran adam: "Ben onu yalnızca ilaç ve tedâvi için yapıyorum" deyince de: "O ilaç değil, derttir" buyurdu.
(HADİS-İ ŞERİF) Müslim, Eşribe, 12; Ebû-Dâvûd, Tıb, 11.
Bu mealde olan hadislere dayanan bilginler, sarhoşluk veren içkilerin tedâvide kullanılmasını da caiz görmemişlerdir. Ancak bu hüküm normal durumlara aittir. Eğer başkası bulunmadığı için içki veya alkollü ilâcı, mütehassıs ve Müslüman bir doktor bir hastaya yazarsa, burada zarûret prensibi işler ve tedâvî caiz olur.
Geniş Bilgi için bk. H. K. İslâm'ın Işığında Günün Meseleleri, s. 198 vd.
Ümmü Seleme(r.anha)’dan: “Resulullah (s.a.v) müskir ve müftir olan her şeyi yasaklamıştır”
(HADİS-İ ŞERİF- S.EBİ DAVUD,3/329)
AÇIKLAMA:
MÜSKİR: Sarhoşluk veren.
MÜFTİR: İçildiğinde vücuda rehavet veren, uzuvlarda kırıklık-uyuşukluk güç azalması meydana getiren,göz kapaklarında mahmurluk ve zayıflama tesiri yapan şeydir.
Yine Nesâî'nin bir rivayetinde Resûlullah şöyle buyurmuştur:
"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riayet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse."
(HADİS-İ ŞERİF) Nesâî, Zekat 69, (5, 81).
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (ısrarla) içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın,sonra (devam ederse) öldürün."
(HADİS-İ ŞERİF) Ebû Dâvud, Hudud 37, (4482); Tirmizî, Hudud 15, (1444).
Sevr İbnu Zeyd el-Dîlî anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallâhu anh), hamr için uygulanması gereken haddin miktarı hususunda (Ashabla) istişarede bulundu.
Hz. Ali (radıyallâhu anh): "Seksen sopa vurulmasını uygun görüyorum" dedi. Çünkü kişi, içince sarhoş olur, sarhoş olunca hezeyana düşer (saçmalar), hezeyana düştü mü iftira atar. (İftiranın cezası ise 80 sopadır).
Böylece Hz. Ömer (radıyallâhu anh) içki içenler için haddi 80 sopa takdir etti." Muvatta, Eşribe 2, (2, 842).
İbnu Şihâb (rahimehullah)'a: "- Köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "- Bana ulaştığına göre, ona,hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir.
Hz. Ömer, Hz. Osman ve İbnu Ömer (radıyallâhu anhüm ecmain) içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbik ederlerdi."
Muvatta, Eşribe 3, (2, 842).
Hz. Câbir radıyAllahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah ve ahiret gününe inanan kimse izarsız hamama girmesin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa, bir özrü olmadan hanımını hamâma sokmasın. Kim Allah'a ve ahirete, inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın."
(HADİS-İ ŞERİF) Tirmizi, Edeb 43, (2802); Nesai, Gusl 2, (1, 198).
Sizden önce yaşamış bir adam, insanlardan uzaklaşıp bir yerde uzlete çekilerek Allah’a ibadet etmekteydi. Fakat, fahişe bir kadın ona aşık oldu. Bu fahişe kadın, cariyesini ona gördererek bir meselede şahitlik yapması için evine çağırttı.
Adam, kadının çağrısına icabet ederek cariye ile birlikte çağrıldığı eve gitti. Adam eve girince geçtiği her kapı, cariye tarafından arkadan kapatılıyordu. Nihayet güzel bir kadının yanına vardı. Kadının yanında bir çocuk ve bir içki şişesi bulunmaktaydı. Kadın, adama şöyle dedi:
“Vallahi! Ben seni, şahitlik yapman için çağırmadım. Ben senden; benimle cima yapmanı veya bu çocuğu öldürmeni ya da şu içkiyi içmeni istiyorum. Zira sen, bunlardan birini yapmak mecburiyetindesin.”
Bu durum üzerine adam içki içmeyi seçti ve sarhoş oluncaya kadar içti. Sarhoş olunca kadınla zina yaptı ve yaptığı bu çirkin amelleri kimseye söylemesin diye çocuğu da öldürdü.
Siz, içkiden uzak durun! Çünkü o, imanla bir arada asla bulunmaz. Muhakkak onlardan biri, diğerini çıkartır.”
(bk. Nesâî, Eşribe, 44; Abdürrezzâk b Hemmâm, Musannef, 9/236; İbn Hibbân, Sahîh, 12/168; Beyhakî, Şu'abu'l-Îmân, 5/10)
Bu rivayet, içki günahın ayrıca başka günahlara da neden olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Hadisin başındaki “İçkiden uzak durun! Çünkü içki, kötülüklerin anasıdır.” açıklaması da bunu bildirmektedir. Verilen örnek de eski zamanlarda yaşanmış ve içki günahının diğer günahlara nasıl neden olabileceğini göstermesi açısından son derece önemlidir. Günümüzde işlenen bir çok günahtan sonra, sarhoştum, haberim yoktu, hatırlamıyorum gibi bahanelerin ileri sürülmesi de bu hadiste anlatılan kişiyle paralellik göstermektedir.
Nitekim “Şeytan; içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah’ın anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” (Mâide, 5/91) mealindeki ayette de içki ve kumar gibi günahların vereceği zarara ve toplumda yapacağı tahribata dikkat çekerek bunlardan uzak durulması gerektiği bilidirilmektedir.
Hz. Ömer ve diğer sahabiler bu ifadeyi ilk duyduklarında "Vazgeçtik ey Rabbimiz vazgeçtik!" diye haykırmıştır.
Buna göre, insanlar arasındaki ismi ne olursa olsun ve her neden yapılırsa yapılsın, sarhoşluk veren içkilerin azı da çoğu da haramdır. Bu hususta Hz. Peygamber’in (asm) beyanları şöyledir:
“Her sarhoşluk veren şey içkidir ve her sarhoşluk veren şey haramdır."
(HADİS-İ ŞERİF) Buhârî, Edeb, 80; Müslim, Eşribe, 73-75, 64, 69)
İçkinin haramlığı hususunda İcmâ vardır.
Konuyla ilgili başka bir ayet meali de şöyledir:
“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz."
(Maide Suresi,5/90)
Bu âyette, sarhoşluk veren her türlü içki, kumarın her çeşidi kesinlikle haram kılınmaktadır. Âyet indiği zaman, bütün müslümanlar, ellerinde bulunan şarapları Medine sokaklarına döküp kaplarını kırmışlar, içki alışkanlıklarını; Kur'an'ın bu kesin emri karşısında tereddüt etmeden topluca terk etmişlerdi.
Meâlde geçen "içki" kelimesi, âyetteki "hamr" kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda hamr, aklı örten şey demektir. Bu nitelikteki tüm içki ve uyuşturucular hamr kapsamına girer.
8 Mayıs 2015 Cuma
İSLAMDA,HİRİSTİYANLIKTA VE MUSEVİLİKTE TESETTÜR(ÖRTÜNME) NASIL?
İSLAMDA,HİRİSTİYANLIKTA VE MUSEVİLİKTE TESETTÜR(ÖRTÜNME) NASIL?
İslam dini Hz.Adem zamanından beri var.Hz.Adem’de ibadet ediyordu.Oruç tutuyordu. Daha sonra gelen Peygamberler de ibadet yaptılar.Allah’ı zikr ettiler. İslam dini mensubları yani müslümanlar zaman içersinde azaldığı dine hurafeler ve bid’at lar karıştırıldığı zamanlarda Allah bir uyarıcı olarak muhakkak bir peygamber göndermiştir.
Gelmiş ve geçmiş bütün peygamberler İslam peygamberleridir. İslamiyet Hz.Muhammed(S.A.V) ile doğmamıştır. Nitekim peygamberimize peygamberlik gelmeden önce Arabistan yarım adasında bir avuç topluluk İslamı,tevhid dinini yaşıyorlardı.Haniftiler(şimdiki sapkın Hanifçilerle karıştırmıyalım)Hz.İbrahim’in dinini yaşıyorlardı. Müşrik değillerdi.
Hz.Muhammed(S.A.V) bozulmuş,tahrif edimiş,hurafeler karıştırılmış bir dini yeniden canlandırmıştır.Hurafeleri, batıl inançları ortadan kaldırmıştır. O zamanki müşriklere doğru yolu göstermiştir.Büyük çoğunluğun hidayetine vesile olmuştur.
Tesettür Hz.Havva'da vardı.Hz.Meryem'de de.Bütün peygamberler eşlerinde ve annelerinde tesettür vardı.
Rahibeler çarşafa benzer bir kıyafet giymekteler.Bu kıyafetleri giymelerinin sebebi örnek aldıkları Hz.Meryem'inde böyle giyinmesi.
Ortodoks Musevilerinde çarşaf giymelerinin sebebi Hz.Musa(a.s)'ın eşinin ve annesininde çarşaflı olması.
Museviler ile ortak inançlarımız var.Mesela onlar domuz eti yemezler.Çocuklarını sünnet ederler.Örtünmede de benzerlikler var.
NUR SURESİ 31.AYET:
“Mümin kadınlara da söyle:Gözlerini(harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar ;zinetlerini(süslerini)açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görünen hariç.Başörtülerini,yakalarının üstünü(kapatacak şekilde)koysunlar.Süslerini,kendi kocalarından ya da babalarından ya da kocalarının babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.Gizledikleri süsleri bilinsin diye(topuklu ayakkabı ile)ayaklarını yere vurmasınlar.Hep birlikte Allah’a tövbe edin.Ey!Müminler,umulur ki felaha bulursunuz.”
AÇIKLAMA:
Bir tefsire göre,süsten maksat,süs yerleridir.(Envâru’t-Tenzil) Süs Yerleri: Kulaklar,saçlar,boyun.(Kulaklara takılan küpeler,saçlara takılan tokalar,bantlar,boyuna takılan gerdanlıklar,birer süstür) İslam öncesi cahiliye günlerinde kadınlar,başları açık dolaşırlardı.Bazıları başın arkasından bağlanan bir tür başlık kullanırlardı.Gömleğin yakasıda, boynun önünü ve göğsün üst kısmını dışarıda bırakacak şekilde açılırdı. Göğüsleri örtecek gömlekten başka bir şey yoktu ve saçlar bir veya iki çift örgü halinde arkaya bırakılırdı.
(El-Keşşaf,cilt:2.sh.9,İbn Kesir,c:3,sh:283-284)
Bu ayet inince müslüman kadınlar başlarını,göğüslerini ve sırtlarını bütünüyle örten bir başörtüsü takmaya başladılar.Müslüman kadınların bu hüküm karşısındaki davranışlarını Hz.Aişe(r.a)canlı bir biçimde anlatır. “Nur Suresi inip, halk muhtevasını Hz.Peygamber’den öğrenince doğru evlerine koştular ve ayetleri,karıları ve kız kardeşlerine okudular” der ve ilave eder: “Ayetlere anında cevap geldi.Ensar kadınları hemen kalkıp,ellerine geçen bez parçalarından başörtüleri yaptılar.Ertesi sabah namaz için Mescid-i Nebevi’ye gelen tüm kadınlar baş örtülüydüler” Bir başka rivayette,Hz.Aişe ince bezlerin bırakılıp, bu amaçla kadınların kalın bez seçtiklerini anlatır.
(İbn Kesir,cilt:3,sh:284, Ebu Davud)
AHZAB SURESİ 59.AYET:
“Ey peygamber! Kendi hanımlarına,kızlarına ve Müslüman kadınlara de ki(bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman)dış elbiselerini üzerlerine örtsünler. Bu onların(iffetli:Âr,namus,hayâ duygusu)tanınmaları,eziyet edilmemeleri için daha uygundur…”
“Kadın avrettir(örtünmesi gerekli mahremlerdendir).Dışarı çıktığı vakit, şeytan onu takip eder.Kadının Allah’a en yakın hali,evinde bulunduğu zamandır”
(HADİS-İ ŞERİF) (Et-Tergib ve’t-Terhib,1/227)
NUR SURESİ 60.AYET:
“Evlenme arzusu,kalmamış oturan(ihtiyar)kadınların,kasden süs göstermeye çalışmadan dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur.Ama sakınmaları,kendileri için daha hayırlıdır.Allah işitendir, bilendir”
http://ballarbalinibuldum2.blogcu.com/tesettur/2305451
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)