MÜBAHALE AYETİ VARMI? PEYGAMBERİMİZ MÜBAHALE YAPMIŞMIDIR?
MÜBAHALE AYETİ
MÜBAHALE AYETİ
Ayet şöyledir:
Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım.
Ayetle ilgili rivayetler
Rivayetlere göre İslam peygamberi Hz.Muhammed(s.a.v), Necran Hıristiyan'larını İslam'a davet ettmiş, onlar da âlimleri yanlarında olarak yaklaşık 70 kişi ile Medine'ye gelmişlerdir.Amaçlarının Hz.Muhammed(s.a.v), 'in söylediklerinin doğruluğu husunda Hz.Muhammed(s.a.v), ile tartışmak olduğu ifade edilen gurup ile yapılan tartışmalarda Muhammedin, Nasranîler'i, onların dini kitaplarında "kendisinin geleceğine dair" alametleri göstererek yenilgiye uğrattığı rivayet edilir.
Rivayetlere göre Nasranîler de zaten böyle bir bekleyiş içinde idiler. Onların inanışına göre de, gelecek olan peygamber(s.a.v), deveye binerek (Mekke’de bulunan) Faran dağlarından zahir olacak,İyr ve Uhud (Medine’de) arasında hicret edecektir.Tartışmaların anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine "Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi ve nefsinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." Şeklindeki ayetin indirildiğine inanılır.
Bunun üzerine Hz.Muhammedin(s.a.v),doğrunun yalancıdan ayırt edilmesi için Nasranî’lere mübahele (karşılıklı beddua) yapma önerisinde bulunmuş, öneri kabul edilerek ertesi gün buluşmak üzere anlaşılmıştır.
Mübahele Günü
Anlatıldığına göre ertesi gün Necranlılar Medine’nin çıkışında, Hz.Muhammed(s.a.v), 'in çok büyük ve kalabalık bir toplulukla onları yıldırmak ve korkutmak için geleceğini bekliyorlardı. Ancak Hz.Muhammed(s.a.v),sağında bir genç, solunda hicaplı bir kadın ve ön tarafında ise iki çocuk olduğu bir halde sadece beş kişiyle gelerek necranlıların karsısına çıkmıştır.
Necranlıların alimi Oskof, mütercimlerden Hz.Muhammed(s.a.v),ile gelenlerin kim olduklarını sordu."O genç, O’nun damadı ve amcası oğlu Ali bin Ebu Talib’tir, O kadın O’nun kızı Fatıma Zehra’dır, O iki çocuk ise O’nun torunları ve kızının evlatları olan Hasan bin Ali ve Hüseyin bin Ali’dir.”demeleri üzerine Oskof "Bakınız Hz.Muhammed(s.a.v), nasıl da mutmain bir halde en yakınlarını, evlatlarını ve en çok sevdiği azizlerini mübahaleye getirip onları belaya maruz bıraktı. Allah’a and olsun ki, eğer O’nun tereddüt veya korkusu olsaydı, asla onları getirmez ve mübaheleden vazgeçerdi veya en azından ailesinden olan azizlerini bu hadiseden uzak tutardı. O’nunla mübahele yapmamız, kesinlikle doğru değildir. Eğer Rum Kayseri’sinden korkmasaydım ona iman ederdim. Öyleyse O’nun isteklerini kabullenerek O’nunla anlaşıp kendi şehrimize dönelim." demiştir.
Bunun üzerine mübaheleden vazgeçilerek anlaşma yoluna gidilmiştir.
Anlaşma
Barış anlaşması Ali bin Ebu Talib’in eli ile yazıldı. Evrafi kumaşlarından, her kumaşın kıymeti kırk dirhem olmak şartıyla iki bin kumaş,bin mıskal altın ve bunların yarısının yani bin kumaş ve beş yüz mıskal altının Muharrem ayında ve diğer yarısının da Recep ayında verilmesinin gerekliliği yazıldıktan sonra her iki taraf da imzaladı.