24 Eylül 2013 Salı

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kader hakkında konuşmayı yasaklamış mıdır?



 
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kader hakkında konuşmayı yasaklamış mıdır?

 
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:
“Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın!”
Ancak bu hadis-i şerif bizi kader meselesini konuşmaktan ve bu meseleyi anlamaya çalışmaktan menetmemektedir. Zira bu hadiste anlatılmak istenen farklı bir şeydir....


Şöyle ki: Kader ikiye ayrılır:

 
1-İnsanın kendi iradesiyle ilgili olan kısım.
2-İnsanın iradesinin karışmadığı, onun irade ve kuvveti dışında meydana gelen hadiseler.

 
Bir insanın erkek veya kadın olması, dünyaya geldiği zaman dilimi, doğduğu ve yaşadığı belde, yaşayacağı ömür müddeti, anne ve babasının kim olacağı, sakat veya sağlıklı, güzel veya çirkin, zengin veya fakir olması gibi hususlar bu ikinci kısma misal olarak verilebilir.

 
Bu ve benzeri meselelerdeki ilahî takdirin sırrını anlamaya çalışmak, “Niçin Allah bunu böyle yapmış?” diye düşünmek, insan için hem manasız bir kayıptır hem de onu helake götürebilecek bir sebeptir. Zira bunun neticesinde, kadere yani ilahî takdire isyan gelebilir. Bu sırlar ahirette, adalet gününde bütün incelikleri ile görünecektir.


İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın!” hadisiyle bizi uğraşmaktan menettiği kader, insan iradesinin karışmadığı bu kısım kaderdir.Yoksa kaderin birinci kısmı üzerinde düşünmek hem güzeldir hem de tefekküri bir ibadettir. Akaid âlimleri de kaderin bu kısmına büyük mesai sarf etmişler ve eserler yazmışlardır.


http://www.ilmedavet.com/peygamber-efendimiz-s-a-v-kader-hakkinda-konusmayi-yasaklamis-midir.html

 
 

23 Eylül 2013 Pazartesi

Sonumuz belli ise niçin bu dünyaya geliyoruz?


ÖLÜM VE KADER


İmân'ın Rüknü Olarak KADER - İhsan Şenocak Hoca


KADER NEDİR?







KADER NEDİR?

(İnsan,kendi kaderini kendisimi belirler?Allahü teala mı belirler?Yoksa her ikisidemi?)


Kâinatta meydana gelen her şey,muhakkak yüce Allah’ın bilmesi,dilemesi ve yaratmasıyla olur. Onun için herhangi bir şeyin belirli bir şekilde meydana gel-mesini,Cenab-ı Hakk’ın ezelde dilemiş olmasına “KADER” denir.Yüce Allah’ın böyle dilemiş olduğu herhangi bir şeyi,zamanı gelince meydana getirmesinede “Kaza” denir.


Örneğin,herhangi bir insanın falan günde meydana gelmesini yüce Allah’ın ezelde dilemiş olması bir kaderdir.O insanın takdir edilmiş günde yaratılması da bir kazadır.Bununla beraber kaza sözü,takdir ve hüküm manasınada gelir.

Kaderiyye ve Mutezile(sapkın mezhebler)’ye göre;Allah insanlara kudret ve irade vermiştir.İnsanlar bütün işlerini yaratır(Kul fi’linin hâlıkıdır). Yani amelinin yaratıcısıdır,derler.Kolun titremesi,kalbin atması kendiliğinden oluyor.Fakat kolu kaldırmayı,yürümeyi insan yapıyor,dediler. İnsan,istekli işlerini kendi yapmasaydı Allah iyiliklere mükâfât kötülüklere azâb yapması adaletsizlik olurdu,dediler.Böyle inanışlarına kanıt olarak; “Allah insanlara zulm etmez.İnsanlar kendilerine zulm ediyorlar”ve “Yaptıklarının cezasıdır” mealindeki ayeti-kerimeleri öne sürdüler.

Bir başka sapkın mezheb olan Cebriye(Yazgıcılık,Kadercilik-Fatalizm)’ye göre;
Bütün olacak şeyleri kalem ezelde yazdı ve sonradan değiştirilmemesi için mürekkebi de kurudu.Her şey ezelde takdir olunmuştur.Allah’ın ilminde olanlar ve ezelde takdir ettiği her şey,öylece hasıl(meydana gelmesi)olacaktır.Bunu kimse değiştiremez,dediler. Ayrıca insanın yaptığı iş ve hareketlerden sorumlu olamayacağını söylediler.Hadid S.23.Ayeti ileri sürdüler.

“Dünya’da olacak her şey,dünya yaratılmadan evvel ezelde Levh-i mahfûza(Allah yanında her şeyin yazılı bulunduğu manevi levha)yazılmış,takdir edilmiştir.
Bunu size bildiriyoruz ki,hayatta kaçırdığınız fırsatlar için üzülmeyesiniz ve kavuşduğunuz kazançlardan,Allah’ın gönderdiği nimetlerden mağrur olmayasınız.
Allah kibirlileri,bencilleri sevmez

(HADİD S. 23.AYET)

Ehl-i Sünnet(Hak mezheb)mezhebine göre;irade-i külliye,yani külli irade(Allah’ın her şeyi kuşatan iradesi) sahibi yüce Allah,irade-i cüziyye, yani cüzi irade(Allah tarafından insana verilen istek,arzu,irade)sahibi insana bazı işler yapabilme ve hareketlerde bulunabilme hakkı tanımıştır.Eğer tanımasaydı,o zaman imtihanın ne anlamı kalırdı? Eğer,Allah insanoğlunun her yaptığını, her hareketini,her işini kendisi tespit ediyorsa,bunu cebri(zoraki)yaptırıyorsa o zaman insanoğluna hesabda soramaz.İnsanın robottan farkı kalmaz.
Allah,insanoğlunu, Dünya hayatında serbest bırakmıştır.
İyiliğide,kötülüğüdeseçebilir.Seçiminde hürdür.Allah insanoğlunun,iyiliği ve doğruluğu seçmesi için peygamberler,kitaplar göndermiştir.İyilik ortamınıda,kötülük ortamınıda,yaratan Allah’tır.Kendi cüzi iradesiyle kötülüğü seçen kişiye Allah dilerse “ol” emriyle kötülük ortamı yaratır.
Bu seçim kendisinindir.Ortamı yaratan ise Allah’tır.Kişi yaptığı kötülüklerin hesabını,Ahirette Allah’a verecektir.Eğer,insanoğlu kendi cüzi iradesiyle iyiliği seçerse,Allah dilerse ona iyilik yapabilmesi için,iyilik ortamını yaratır.
Örneğin,hayatı,tiyatroya benzetebiliriz.Dünya,tiyatro sahnesi,Oyunun konusu ve rollerin dağıtımı Allah’tan.Oynayanlar ise insanlar.Ama insanlar doğaçlama onuyorlar.Yani senaryo yok. İçten geldiği gibi,özgürce.

Allahü teala,geleceği bilir.Kimin Cehenneme, kimin Cennete gideceğini önceden bilir.Peki madem Allah kimin Cehenneme,kimin Cennete gideceğini biliyorsa insanları niye imtihan ediyor?diye bir soru akla gelebilir.Her insanı yaratır yaratmaz direk hak ettiği yere gönderse olmazmı?Olmaz.Çünkü o zaman insanlar buna itiraz
edebilir.Haksızlığa uğradıklarına inanırlar.Bu nedenle imtihan şarttır.

Örneğin 30 kişilik bir sınıfta öğretmen:"Sınıfın yarısı bu dersten geçecek,yarısıda kalacak.Kimlerin çalışkan kimlerin tembel olduğunu biliyorum.Bu nedenle sınav yapmıyorum.Direk notlarınızı kafama göre vereceğim.Daha sonrada bu dersten sınıfı geçenlerin ve kalanların isimlerini tek tek okuyacağım."dese zayıf alan öğrenciler,öğretmene itiraz ederlermi? Elbette itiraz ederler.Haksızlığa uğradıklarına inanırlar.İmtihansız  not verilmesini istemezler. 
Bu nedenlede Dünya hayatında da imtihan şarttır.

Hadid S.23.Ayette “Dünya’da olacak her şey,Dünya yaratılmadan evvel ezelde Levh-i Mahfûza yazılmıştır” Levh-i Mahfûzda neler yazılı? Başımıza gelecek olan belalar,musibetler,hastalıklar,kazalar ve doğal afetler yani Allah’ın afetleri.

Depremler,sel baskınları,tayfunlar,kasırgalar ve hortumların ne zaman ve nerede nasıl çıkacağı ve nasıl olacağı bilim tarafından bile bilinmiyor.Bilim sadece tahminde bulunabiliyor.Tahminler bazen tutuyor,bazen tutmuyor.

İnsanların bazıları,tevekkülü(işi Allah’a bırakmak)yanlış anlamışlardır.Peygamberimiz buyurmuştur ki “Önce tedbir,sonra tevekkül” Yani önce tedbir alacaksın.Sonra gerisini Allah’a

bırakacaksın.Mümin kişi,cüzi iradesiyle tedbir alır.Gerisini külli irade sahibi olan Allah’a bırakır.


“Çalışınız!Herkes kendisi için takdir edilmiş olan şeylere sürüklenir”
(HADİS-İ ŞERİF)

“İnsana ancak çalıştığı vardır” (NECM S. 39.AYET)


“O Allah ki sizi imtihan etsin,hanginizin daha güzel ameli oduğunu göstersin diye ölümü ve hayatı yarattı”
(MÜLK S. 2.AYET)


ŞÜPHESİZ DOĞRUYU ANCAK VE ANCAK ALLAH BİLİR…

2 Eylül 2013 Pazartesi

İSLAM-HRİSTİYANLIKTA-YAHUDİLİK DİNİNDE CİNLER





İSLAM DİNİNDE CİNLER


İslam’a göre cinler akıl sahibi olması açısından peygamberlerin tebliğlerine muhattap olmuş sorumluluk sahibi canlılardır.

Kur’an-ı kerim de onların Hz. Musa’ya ve getirdiği buyruklara iman ettikleri haber verilmiştir.... (Ahkaf Suresi, 46/ 30)
 

Peygamberlerin davetleri açısından mümin ve kâfir diye ikiye ayrılan cinlerin iman edenleri kurtuluşa ve ebedi saadete ererek cennete gireceklerdir. “and olsun ki cehennem için birçok cin ve insan yarattık.” (Araf Suresi, 7/ 179)
 

Kur’ an da cinlerinde insanlar gibi Allah’ a karşı yalan uydurdukları haber verilmiştir. (Cin Suresi, 72/ 5)
 

Kurana göre insanlar cinleri göremedikleri halde cinler insanları görmektedirler. (Araf Suresi, 7/ 27)
 

Hz. Peygamber (sav) bu duruma işaret ederek Müslüman bir kişinin tuvalet veya cinsel ihtiyacı için soyunduğu zaman “besmele” çekerek kendisini gözleyen cin ve şeytanları kovmasını istemiştir. (Tırmizi, İbni Mace, taharet 9/ 297- 298)
 

Cinlerde hayatlarını devam ettirmek için kendi yapılarına uygun olarak beslenmekte, yiyip içmektedirler ayrıca ölümlüdürler. (Müslim, Zikr 68) Cinlerinde nikahlanıp evlendikleri, çoluk çocuk sahibi oldukları kaydedilmektedir. (Ebu ya’ la, El-ferra, El Mutemet fi usulit-din s.174)
 

Hz. Muhammed (sav) bir hadislerinde evlerde bırakılan çöplerin cinlerin toplantı yeri olacağını bildirmiştir. (Abdurrezzak, Musannaf, 11, 32)

İslam dinin de cinlerin bazı insanları çarparak hastalanmalarına sebep olduğu inancı vardır. (Bakara Suresi, 2/ 275, el- ferra s. 173- 174)

Kuran da ve bazı hadislerde cinlerin haber çalmak için göğe çıktıkları fakat üzerlerine yakıcı, delici ışınlar gönderilmek suretiyle buradan kovalandıklarını öğrenmekteyiz. (Saffat 37/ 6- 10 Hicr 15/ 16- 18)
 

Gerek cinn ve gerekse ins’ den hiç bir şeytan artık semaya çıkamaz sırlarına vakıf olamaz. (Elmalılı M Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, cilt 5, 349 Cin Suresi, 72/ 8- 10)

Cenab-ı hak cinleri dumansız ateşten yarattığını kuran da haber vermektedir. Yani günümüzde ki anlamıyla ışınlardan ibarettirler. (Sad Suresi, 38/ 71- 77; Rahman 55/ 14- 16)

Cinler insanoğlunun gözüne görülemeyecek bir tarzda yaratılmışlardır. (Araf Suresi, 7/ 27)

İslam kehanet grubuna giren şeylerin hepsinin yalan olduğunu belirtmiş kahinleri dinlemeyi onları tasdik etmeyi yalanlamıştır. (Sahih-i Buhari, tefsir 72/ 1) 

Kuran da “ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan bu günle karşılacağınıza dair sizi uyaran resuller gelmedi mi?” (Enam Suresi, 6/ 112)
 

Cinlerinde insanlar gibi Allah’ a kulluk yapmakla mükellef tutuldukları kesin olarak bildirilmektedir: “cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım.” (Zariyat Suresi, 51/ 56)

Ahkaf suresindeki ayetlerde cinlerden bir grubun Hz. Peygamberimize (sav) gelerek Kuran’ı dinledikleri daha sonra kendi kavimlerine açıklamakla görevli olarak dönüp onları İslam’a davet ettiklerini anlıyoruz. (Ahkaf Suresi, 46/ 29–32)
Abdullah bin mesuttan “cin heyetinin geldiği gece Resulullah ile beraberdim. Derin bir nefes aldılar. Neyiniz var ey Allah’ ın resulü dedim. Kendi nefsime ölümü haber verdim buyurdu. Yerine halife bırak dedim. Kimi? Buyurdu. Ebu bekri dedim. Sustular. Ömeri Dedim. Sustular. Ali’ yi dedim. Derin bir nefes alıp nefsim kudret elinde olan Allah’ a yemin ederim ki ona itaat ederlerse cennete girerler buyurdu. (imam- ı şibli, ahkamulcan s. 68- 69, garaibü ve acaibül cin s. 63- 64)

 

HRİSTİYANLIKTA CİN İNANCI
 

Sen Allah’ın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun, cinlerde, inanıyorlar ve titriyorlar. Fakat ey boş adam, imanın ameller olmayınca faydasız olduğunu bilmek ister misin? (Yakup’un mektubu, 2/ 19–20)

Ve onun haberi bütün Suriye’ye yayıldı. Ve ona çeşit çeşit hastalıklara ve dertlere tutulmuş bütün hastaları, cinlere tutulanları, saralı ve inmeli olanları getirdiler.
Ve onları iyi etti. (Matta 4/ 24)

Luka ve Markos incilinde bildirildiğine göre Hz. İsa, Mecdelli Meryem adlı kadından yedi tane cin çıkararak onu iyileştirmiştir. (Markos 16/ 9)
Markos inciline göre cinler Hz. İsa’ ya itaat etmek zorundaydılar. Çünkü onu tanıyor ve kendisinden korkuyorlardı. (Markos 1/ 32- 34)

Luka incilinde yer alan bir iddiaya göre de cinler bir insandan sen Allah’ ın oğlusun diye bağırarak çıkarlardı. İsa onları azarlayarak söylemeye bırakmazdı çünkü kendisinin Mesih olduğunu biliyorlardı. (Luka 4/ 41)

Çevresindeki halkın bir kısmı kendisine inanmakta fakat çoğunlukta inanmayarak onun Cinli/deli olduğunu iddia etmektedir. (Yuhanna 8/ 48- 49, 10/ 19- 21 17/ 19- 20)

Yine İncillerden anladığımıza göre onun cinlerin başkanı beezbul vasıtasıyla Ulşiyaptanı bildirmekteydiler. (Matta 12/ 22- 29 Luka 11/ 14- 22 Markos 3/ 22- 27)

Hz. İsa cine tutulmuş dilsiz bir adamın cinini kovarak iyileştirmiş ve konuşmasını sağlamıştır. (matta 9/ 32–34 12/ 22–29 Markos 3/ 20–27, Luka 11/ 14–22)

Hz. İsa saralı bir çocuğu, onun hastalanmasına sebep olan cine kovarak iyileştirmiştir. (matta 17/ 14–20 Luka 9/ 37–42)

Hz. İsa cinleri Allah’ın ruhu ile çıkarıp kovduğunu söylemişti. (matta 21/ 28)

Hz. İsa cinleri çıkarma yetkisini havarilerine de vermiştir: “ve cinleri çıkarmaya kudretleri olsun diye 12 kişi tayin etti.” Havarilerde hz. İsa’ dan aldıkları bu yetki ile kötü ruhlar üzerine hakim olmuşlar ve cinleri çıkararak hastaları iyileştirmişlerdir. (Markos 6/ 13 Luka 9/ 1–2)

 

YAHUDİLİK İNANCINDA CİNLER
 

Tevrat’ta yer alan bazı ifadelerden Yahudilerde cin inancının mevcut olduğunu görmekteyiz. Tesniye bölümünden Hz. Musa döneminde bir kısım Yahudilerin cinlere kurban kesmek suretiyle tapındıklarını anlamaktayız. Hz. Musa’ dan nakledilen bir ilahide bu husus şöyle dile getirilmiştir:

Yabancı ilahlarla onu kıskandırdılar.
Mekruh şeylerle onu öfkelendirdiler.
Allah olmayan cinlere
Bilmedikleri ilahlara
Atalarınızın korkmadıkları
Son zamanlarda çıkan yeni ilahlara kurban ettiler. (tesniye 32/ 16–17)

Yukarıdaki ifadelerden İsrailoğullarının cinlere tapmayı diğer milletlerden öğrendiklerini görmekteyiz. Onların cinlere ve diğer ilahlara tapmaları Tevrat’ta kesin olarak yasaklanmıştır: ve artık kurbanlarını ardlarınca zina ettikleri taptıkları mabudlara kurban etmeyecekler. Bu onlar için nesillerinde ebedi kanun olacak. (levililer 17/ 7)

Hz. Musa’dan sonra Yahudilerin tevhid inancından saparak yine cinlere tapmaya döndükleri kitabı mukaddeste belirtilmiştir:

Fakat milletler ile karıştılar
Ve onların işlerini öğrendiler
Ve putlarına kulluk ettiler
Onlarda kendilerine tuzak oldular
Ve oğullarıyla kızlarını cinlere kurban ettiler. (mezmurlar 106/ 37)

Yahudi toplumunda cinlerin insan ve hayvanların içine girerek onları delirttiğini inanılır. Bazı putperest ilahlarının israiloğullarınca harabelerde mevcut olduğuna inanılan cinler haline dönüştürüldüğü görülmektedir. Şedim ve lilith bunlardandır. Yahudilikte önemli iki cinli şahsiyet keffaret günü (yom kippur) günah keçisinin salıverildiği çöplük yerlerde yaşayan azazel ile kutsal kitap sonrası menkıbelerinde geçen çocuklara saldırması ve Âdem’in ilk karısı olmasıyla bilinen dişi cin Lilith olduğun anlaşılmaktadır. (Levililer 16/

Cinler Adem’in Lilth’ten olan zürriyetidir yada kadınlarla cinsel ilişkiye girmiş olan kovulmuş meleklerin zürriyetidir. (Tekvin 6/ 1–4)